Gazi İLköğretim OkuLu 7-E
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Gazi İLköğretim OkuLu 7-E

ßiZiM OkuLun MeKanı
 
AnasayfaAnasayfa  PortalPortal  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Üzücü ßİ Hikayee

Aşağa gitmek 
+3
ŞeFtaM
£wR!m
MiRaY =)
7 posters
YazarMesaj
MiRaY =)
ManYax Admin :)
ManYax Admin :)
MiRaY =)


Mesaj Sayısı : 920
Kayıt tarihi : 26/02/08
Nerden : Nereye?? :D

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeC.tesi Nis. 05, 2008 7:44 am

Çok Üzücü Bir olay..
Annemin yalnızca bir gözü vardı. Ondan nefret ederdim. Çünkü bu durum beni utandırıyordu…

Ailemizi geçindirmek için okulda aşçılık yapardı. İlkokulda iken bir gün annem bana "merhaba" demeye sınıfa gelmişti. Yerin dibine girmiştim… Bunu bana nasıl yapabilirdi?... Çok öfkelenmiştim. Ona nefretle baktım ve oradan kaçtım.

Ertesi gün sınıfta bir arkadaşım yaklaştı ve:"Eeee, senin annenin yalnızca bir gözü var!.." dedi. Yerin dibine girmek istiyordum, bir de annemin ortadan kaybolmasını… Bu yüzden o gün annemle karşılaşınca: "Beni gülünç duruma düşüreceğine ölsen daha iyi!!!" dedim. Annem karşılık vermedi.

Dediklerim hakkında bir saniye bile durup düşünmedim, Çünkü çok kızmıştım. Onun duyguları beni hiç ilgilendirmiyordu. Onu evde görmek istemiyordum.

Çok çalıştım, başarılı bir öğrenci oldum ve Singapur'da okumaya gittim... Okulumu bitirince de güzel bir işe girdim. Daha sonra evlendim… Durumum çok iyiydi, iyi kazanıyordum. Hemen kendime bir ev aldım… Yıllar geçti, çocuklarım oldu… Hayatımdan memnundum.

Birgün annem beni ziyaret için çıktı geldi. Kaç yıldır beni görmemiş, hasretimi çekmiş, beni görmek istemişti. Kapıya gelince çocuklarım önce ondan korktular sonra da ona güldüler… Çocuklarımı daha önce hiç görmediği için, onları tanıyamamıştı. Bu durum beni oldukça rahatsız etti.

Ona: "Evime gelip çocuklarımı nasıl korkutabilirsin! Hemen defol git buradan" diye bağırdım. Annem sessizce: "Kusura bakmayın, yanlış adrese geldim galiba…" dedi ve gözden kayboldu. Uzun sure ne ben onu aradım ne de ondan bir haber aldım.

Birgün mezunlar toplantısı için okuldan bir mektup aldım. İçten içe o toplantıya katılmak istiyor ama annemin yanına gitmek de istemiyordum. Karıma: "İş seyehatine gidiyorum" diye bahane uydurdum ve o toplantıya gittim…

Toplantıdan sonra eski yaşadığım yeri, o evi görmek geldi içime. Sırf meraktan o eski eve gittim..

Komşular annemin öldüğünü söylediler... Hiç üzülmemiştim…

Bana verilsin diye annemin bıraktığı bir mektubu verdiler.

"Sevgili oğlum, her zaman seni düşünüyorum…Singapur'a gelip çocuklarını korkuttuğum için üzgünüm… Mezunlar gününe geleceğini duymuş ve çok sevinmiştim. Ama seni görmek için yataktan kalkabilir miyim bilemiyorum… Sen büyürken sürekli bir utanç kaynağı oluduğum için çok üzgünüm.

Biliyor musun… Sen çok küçükken bir kaza geçirmiştin ve gözünü kaybetmiştin…

Anne olarak senin tek gözle büyümene dayanamazdım…

Bu yüzden sana kendi gözümü verdim…

O gözle benim yerime görüyor, diye seninle o kadar gurur duyuyordum ki…

Bütün sevgimle…

Annen…



Çok KöTüü Yaa Sad Sad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://gazi-e.yetkin-forum.com
£wR!m
MoDaReTöR
MoDaReTöR
£wR!m


Mesaj Sayısı : 540
Kayıt tarihi : 28/02/08
Yaş : 29
Nerden : B!l$€m $öLeRiM AmA b!lM!oM k!=)

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeC.tesi Nis. 05, 2008 10:52 am

ewt çok üzücü.çok nankör bir ewlatmış.annesinin ona gözünü wrdiğini bilmese bile bu şekilde yapmamalıydı.ben olsam asla yapmazdım.çocuk çok kötüymüş yaa off sinr ettim beni walla...annesinin yanında olduğu için çok şanslı olduğunun bile farkında değilmiş.warsın olmasın gözü nolcak....ayy sölücek söz gelmio aklıma.walla o çocuk yanımda olsa yolardım şimdi Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MiRaY =)
ManYax Admin :)
ManYax Admin :)
MiRaY =)


Mesaj Sayısı : 920
Kayıt tarihi : 26/02/08
Nerden : Nereye?? :D

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeC.tesi Nis. 05, 2008 2:04 pm

Aynenn Surprised
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://gazi-e.yetkin-forum.com
ŞeFtaM
ßizD€n ßiri :)
ßizD€n ßiri :)
ŞeFtaM


Mesaj Sayısı : 400
Kayıt tarihi : 29/02/08
Nerden : C@dıL@R D!Y@RınD@n!!!!!

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimePaz Nis. 06, 2008 12:30 am

yaa uyuzz oldumm yhaaaa çok kotuu ßi olayy o çocugu ßulsamm ne yaparım kim ßilirr Crying or Very sad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Fidan ayşenur
σ αятıк вαğıмℓı
σ αятıк вαğıмℓı



Mesaj Sayısı : 145
Kayıt tarihi : 04/03/08

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimePaz Nis. 06, 2008 8:25 am

ya gerçekten de çok üzüldüm ama bu mektubu okuduktan sonra çocuğun ne tepki verdiğini bilmek isterdim herhalde çok çok pişman olmuştur yazık ya tam bi aile dramı Crying or Very sad ....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MiRaY =)
ManYax Admin :)
ManYax Admin :)
MiRaY =)


Mesaj Sayısı : 920
Kayıt tarihi : 26/02/08
Nerden : Nereye?? :D

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimePaz Nis. 06, 2008 9:36 am

o çocuğun kafasını gözünü dağatmak isteRim Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://gazi-e.yetkin-forum.com
£wR!m
MoDaReTöR
MoDaReTöR
£wR!m


Mesaj Sayısı : 540
Kayıt tarihi : 28/02/08
Yaş : 29
Nerden : B!l$€m $öLeRiM AmA b!lM!oM k!=)

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimePaz Nis. 06, 2008 12:53 pm

ben direkt yolarım Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ßeyza =)
ManYax Admin :)
ManYax Admin :)
ßeyza =)


Mesaj Sayısı : 569
Kayıt tarihi : 05/03/08
Yaş : 29
Nerden : ewden :D

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimePtsi Nis. 07, 2008 6:14 am

Yhhaaa ama en sonu süper kadın kendi gözünü vermiş pis çocuk annesine ewlatlık bile yapamadı böylelerinin köküne kibrit suyu yazık annesine Crying or Very sad Sad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
@®ZuM
ßizD€n ßiri :)
ßizD€n ßiri :)
@®ZuM


Mesaj Sayısı : 234
Kayıt tarihi : 29/02/08

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimePtsi Nis. 07, 2008 6:45 am

pisss nankörrr haiiinnnn evlat senin suratının ta orta yerine tüküreim emiii... Mad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MiRaY =)
ManYax Admin :)
ManYax Admin :)
MiRaY =)


Mesaj Sayısı : 920
Kayıt tarihi : 26/02/08
Nerden : Nereye?? :D

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeSalı Nis. 08, 2008 11:47 am

annesi Ona gözünü WeRMeMi$ oLsa KöR OLsa ßiLe ÖyLe DavRaNMaMaLııydı.!!!
T߀ T߀e Konu$TurjaK ßeNi $iMDi.. Neutral
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://gazi-e.yetkin-forum.com
ŞeFtaM
ßizD€n ßiri :)
ßizD€n ßiri :)
ŞeFtaM


Mesaj Sayısı : 400
Kayıt tarihi : 29/02/08
Nerden : C@dıL@R D!Y@RınD@n!!!!!

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimePerş. Nis. 10, 2008 5:53 am

yhaa ßoyle insanlardaa warmışş Sad Sad Sad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ßeyza =)
ManYax Admin :)
ManYax Admin :)
ßeyza =)


Mesaj Sayısı : 569
Kayıt tarihi : 05/03/08
Yaş : 29
Nerden : ewden :D

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeCuma Nis. 11, 2008 12:57 pm

Warmış Demekki Ama Böle Annelerede Can kurban
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
didém
MoDaReTöR
MoDaReTöR
didém


Mesaj Sayısı : 455
Kayıt tarihi : 29/02/08
Nerden : kuş uçmaz kervan geçmez yerden

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimePtsi Nis. 14, 2008 11:34 am

ßeyza =) demiş ki:
Warmış Demekki Ama Böle Annelerede Can kurban

yha...öle napalım
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ßeyza =)
ManYax Admin :)
ManYax Admin :)
ßeyza =)


Mesaj Sayısı : 569
Kayıt tarihi : 05/03/08
Yaş : 29
Nerden : ewden :D

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeSalı Nis. 15, 2008 12:00 pm

Yhaa Yeni Bi Hikaye Yazın Daaa Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MiRaY =)
ManYax Admin :)
ManYax Admin :)
MiRaY =)


Mesaj Sayısı : 920
Kayıt tarihi : 26/02/08
Nerden : Nereye?? :D

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimePerş. Mayıs 01, 2008 10:46 am

BuLun neTTeN yazıN :S
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://gazi-e.yetkin-forum.com
didém
MoDaReTöR
MoDaReTöR
didém


Mesaj Sayısı : 455
Kayıt tarihi : 29/02/08
Nerden : kuş uçmaz kervan geçmez yerden

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimePaz Mayıs 04, 2008 3:58 am

bulurus
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ŞeFtaM
ßizD€n ßiri :)
ßizD€n ßiri :)
ŞeFtaM


Mesaj Sayısı : 400
Kayıt tarihi : 29/02/08
Nerden : C@dıL@R D!Y@RınD@n!!!!!

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeSalı Mayıs 06, 2008 10:47 am

Cem haydi artık yat. Saat geceyarısını çoktan geçti! Sabahtan beri şu bilgisayarın başındasın! Eğer, onbeş dakikaya kadar ışığı kapatıp, yatağa girmezsen, bilgisayarını iade edeceğim. Bak, hem senin yüzünden Cemil de uyuyamıyor!"

- "Tamam baba, hemen yatıyorum".

Üf, babası yine içeriden sesleniyordu. İnsanı bir rahat bırakmazlardı... Ne olurdu, azıcık daha oturabilseydi, şu bilgisayarın başında... Yok efendim uykusuz kalıyormuş... Yok efendim Cemil'i de uyutmuyormuş... Oysa ki Cemil çoktan uyumuş, renkli, sinemaskop rüyalarını, görmeye bile başlamıştı.

Şu bilgisayarı aldırtmak için, tam bir yıl boyunca, babasına dil dökmüştü. Neler çektiğini bir kendisi biliyordu. Babası da, artık bu dil dökmeler ve yalvarmalardan usanmış, sınıf geçme hediyesi olarak, bilgisayarı alıvermişti. Ona sahip olalı, henüz birbuçuk ay olmuştu. O eve geldiğinden ve kardeşiyle paylaştığı odadaki masanın, üstündeki yerini aldığından beri, gözü başka hiçbir şeyi görmez olmuştu. Muhteşem bir bilgisayarı vardı artık... Şimdiye kadar, hep arkadaşlarının evinde, ya da "internet cafe"lerde oynadığı oyunları, kendi makinasında dilediğince oynayabiliyordu. Harçlığını, oyun CD'leri almak için harcıyor, bazen de arkadaşlarından ödünç aldığı oyunları kullanıyordu. Daha çok "adventure" oyunlarına meraklıydı. "Simulasyon"lar, "Role-Playing" veya "Strateji" türü oyunlar, onu pek ilgilendirmiyordu. Varsa yoksa "Adventure" yani macera oyunları... Neredeyse, piyasadaki tüm macera türü oyunlarını, şu birbuçuk aylık sürede oynamış, bitirmişti. "Broken Sword", "Sanitarium", Half-Life", "Grim Fandango", Monkey Island" ve daha pek çoğunun, içlerinde gizledikleri püf noktalarını, açığa çıkarabilmenin mutluluğu ile öğünmüş, arkadaşlarının arasında "adventure kralı" diye nam salmıştı.

Şu anda oynadığı oyunu ise, Türkiye'de bulmak imkansızdı. Arkadaşına Amerika'dan hediye olarak gelmişti ve yalvar yakar, sadece iki günlüğüne ödünç almıştı. Sabahleyin CD'yi geri vermesi gerekiyordu, çünkü söz vermişti. Çok güzel ve değişik bir oyundu. Adı "Neverhood" olan bu oyunda, kilden yapılmış bir kahraman vardı. Başına neler, neler gelmiyordu ki... Çıkmaz yollara giriyor, başka zamanlara seyahat ediyor, arkadaşlarını kaybediyor, kötü adamlarla karşılaşıyor ve daha pek çok macera yaşıyordu. Amaç, bu maceraların her birinde, kahramanı başarılı kılmaktı. Oyun, on bölümden oluşuyordu ve bir bölüm bitmeden, diğerine geçilemiyordu. Tam da, dokuzuncu bölümü bitirmek üzereyken, babasının sesleniği, hiç de iyi olmamıştı. Şimdi bilgisayarı kapatıp yatsa, tüm dokuzuncu bölümü yeni baştan oynamak zorunda kalacaktı; bu da zaman kaybı demekti. Ne yapsaydı da, hem babasını hem de kendisini mutlu kılabilseydi?

- "Cem, sana yat dediğimi hatırlıyorum! On'a kadar sayacağım, eğer hala yatmamışsan odana geleceğim! Biir..."

Hemen birşey yapmalıydı. Bilgisayarın, sadece monitörünü kapattı. Aceleyle çekmeceden el fenerini aldı ve lambayı söndürdü.

- "Tamam baba, bak yattım" diye içeriye seslendi.

Elbiseleriyle yatağa, kardeşinin yanına öylece uzanıverdi. El fenerini, pantolon cebine sıkıştırdı. Bilgisayarın kasasının üstündeki yeşil ışık yanıyordu. Program hala çalışıyordu ama ekran kapalı olduğu için dışarıya ışık gitmez ve babası da şüphelenmezdi. Yarım saat kadar, böyle beklemek zorundaydı. Herkes uyuyunca kalkar, el fenerinin ışığını yardımıyla önce oda kapısını örter, siyah renkli hırkasını, kapıdaki cama raptiyelerle tutturur, ekranın düğmesine basarak, monitörü tekrar açar ve oyununa kaldığı yerden devem ederdi. Kapıdaki cama gereceği hırka, o kadar kalındı ki, dışarıya ışık sızmayacağından emindi. Oyununa devam edebilme düşüncesinin verdiği rahatlıkla gevşedi, hayallere daldı.

Kendisine ait bir odası olsa, ne kadar rahat ederdi. Ama yoktu işte... Bu küçük odayı, kardeşiyle paylaşmak durumundaydı. Odanın küçük oluşu yetmiyormuş gibi, bir de şu anda üstünde yattığı koskoca yatak, o küçücük yere tıkıştırılmıştı. Keşke bir ranza alsalardı... Kardeşiyle altlı üstlü yatarlardı. Odada da biraz yer açılmış olurdu. Ama efendim, olmazmış, çünkü bu yatak, anneannesinden hatıra olarak kalmışmış... Hem de masif, ceviz bir yatakmış... Şimdilerde böylesini bulmak imkansızmış... Bütün bunlar, onu hiç ilgilendirmiyordu. O böyle hantal, yerden yarım metre yükseklikte, eski moda bir yatak istemiyordu ki... Onun istediği, şöyle hafif, fazla yer kaplamayan, suntadan yapılan, modern bir ranzaydı. Hem artık onbeş yaşındaydı ve sekiz yaşındaki kardeşiyle, aynı yatağı paylaşmak da hiç hoşuna gitmiyordu. Ama ne yapsın ki, annesine söz dinletemiyordu. Annesi her seferinde: "Annemin hatırası, atamam, başka yere de koyamam, bu yatak bu odada kalacak!" diyor ve tartışmayı bitiriyordu.

Fosforlu saati, ikibuçuğu gösteriyordu. Artık kalkmalı ve şu oyunu bitirmeliydi. Ortalıkta ses ve ışık yoktu. Babam da uyumuş olmalı diye düşündü. Herşey planladığı gibi yürümüştü. Kil adamın maceraları, kaldığı yerden devam edebilirdi. Çok susadığını hissetti ve masanın yanına yere koyduğu kola şişesini, başına dikti. Annesinin tüm karşı çıkmalarına rağmen kolayı bardağa doldurup içmemesi, şişeyi odasına koyması, işte şimdi, şu anda çok işine yaramıştı. Aksi halde ya susuzluktan ölecek, ya da ev halkını uyandırmayı göze alarak, mutfağa gitmek zorunda kalacaktı. Evet, artık rahatlamıştı ve kil adam, yoluna güvenle devam ediyordu.

Birden, bir sarsıntı hissetti. Klavye masanın sağına, ekran soluna kaymaya başladı. Mouse ise, sıtmaya tutulmuş gibi titriyordu. Kitaplar yere düşüyor, avize sarkaç misali sallanıyordu. Önündeki ekran, kapkara oldu. Diplerden bir yerlerden gelen korkunç bir uğultu, kulaklarını sağır ediyordu. Daha önce böyle bir şeyi hiç yaşamamıştı, ama bunun ne demek olduğunu biliyordu. El yordamıyla, yerdeki kola şişesini kaptı, cebindeki feneri çıkarıp yaktı. Yataktaki kardeşini uyandırdı.

- "Cemil kalk, deprem oluyor. Hemen yatağın altına girelim" dedi.

Cemil çok korkmuştu, ona sarıldı, yatağın altına kendilerini zor attılar. Bütün bunlar, birkaç saniyede oluvermişti. Sarsıntı, artarak devam ediyordu. Yatağın altında birbirlerine sarılmış yatarken, bir şeylerin çatırdadığını, koptuğunu, yıkıldığını hissediyor, ama göremiyordu. Sonra, dipsiz, karanlık bir kuyuya düşer gibi olduklarında, kardeşine daha bir sıkı sarıldı. En son duyduğu, annesinin haykırışları oldu.

Üzerinde "Kanal WYZ" yazılı, koskoca bir mikrofonu elinde tutan muhabir heyecanla anlatıyordu:

- "Evet sayın seyirciler, şimdi buradaki yüzlerce enkazdan birinin önündeyiz. Önceki gün olan ve 45 saniye süren 7,4 büyüklüğündeki deprem, bu bölgede felaket rüzgarlarını estirmeye devam ediyor. Yıkılan binaların altında, canlı ve ölü insanlar var. Kurtarma çalışmaları sürüyor. Arkamda gördüğünüz binanın, üç katı toprağın altına gömülmüş, sadece dördüncü ve beşinci katları toprağın üstünde kalabilmeyi başarmış, ama onlar da gördüğünüz gibi enkaz halinde"

Kamera, ufalanmış taş ve demir çubuk yığınlarına odaklanıyor ve bir zamanlar, buralarda var olan hayat işaretlerini seyircilere gösteriyordu. Orda bir yerlerde kolu kopmuş bir bebek, hemen yakında bir tek ayakkabı, ötelerde uçuşan tül perdeler ve şurada " and they lived happily ever-after" cümlesinin okunduğu, sayfası açık olan, ingilizce bir hikaye kitabı....

Sonra kamera, yine muhabire çevriliyor ve muhabir sözlerine devam ediyordu:

- "Bu binanın beşinci katında oturan ve hiç yara almadan kurtulabilen Sevil hanım ile Ahmet bey çocukları Cem ile Cemil'in de kurtulmuş olması için dua ediyorlar. Umarız ki onlar da kurtulur. Gelişen haberlerle tekrar karşınızda olacağız. Şimdi stüdyomuza bağlanıyoruz"

Bacağındaki korkunç acı ile uyandı. En son hatırladığı, kil adamı mağaradan çıkarmak için bir yol bulmaya çalıştığı idi. Yoksa yanlışlıkla, o da oyunun içine mi girmişti? Bu karanlık daracık yer, o mağara mıydı?

- "Abi, ne oldu? Hadi uyan"

Birisi omuzuna dokunuyordu. Birden herşeyi hatırladı. Deprem olmuştu. Cemil ile birlikte, yatağın altına girmişlerdi. Yüzükoyun yatıyorlardı. Ayağa kalkamıyorlardı. Elli santim yüksekliğinde, birbuçuk metre genişliğindeki, yatağın altında sıkışıp kalmışlardı. Duvarlar yatağın üstüne yıkılmış ve her açıklığı kapatmış olmalıydı.

- "Abi iyi misin?"

- "İyiyim, sadece bacağım sıkışmış, onun için kımıldayamıyorum. Çok da acıyor. Sen nasılsın?"

- "Ben iyiyim, bir şeyim yok. Burası çok dar, ayağa kalkamıyorum"

- "Korkma, sürünerek yanıma gel, pantolonumun arka cebinde fener var. Onu al ve yak da etrafı görelim. Bakalım ne durumdayız."

Fenerin ışığı ortalığı aydınlatınca, korkunç durumu daha iyi anladılar. Yatağın altına hapsolmuşlardı. Cem'in dışarıda kalan sol bacağının üstüne bir beton parçası düşmüştü. Cemil'de bir çizik bile yoktu.

- "Abi şimdi ne yapacağız?"

- "Bekleyeceğiz Cemil. Sakin ol, heyecanlanma! Bak ben yanındayım. Hadi bana biraz daha sokul da, elele tutuşalım. Feneri de kapat, ışığı bitmesin"

- "Abi ben çok susadım"

- "Demin ışık açıkken görmüştüm; kola şişesi, yatağın ayağının yanında duruyor. Al da biraz iç. Ama hepsini bitirme, idareli kullanmamız gerekiyor"

- "Abi, bizi bulurlar mı?"

- "Bulurlar, hiç merak etme. Discovery kanalında bir film izlemiştik. Hani dağcılar, çığ altında kalmışlardı. Onları nasıl buldular, hatırlasana... Bizi de öyle bulacaklar elbette..."

- "Abi, ben çok korkuyorum, ölmek istemiyorum"

- "Sus, öyle kötü şeyleri aklına getirme! Bu gibi durumlarda sakin olmak, panik yapmamak esastır. Televizyonda çizgi film yerine, benim yaptığım gibi, belgeselleri izleseydin, şimdi bu kadar korkmazdın!"

- "Söz veriyorum, buradan çıktıktan sonra sadece belgesel izleyeceğim. Abi, benim çişim geldi"

- "Altına yap, önemli değil. Sonra annem yıkar. Ortalık biraz kokar, ama boşver"

Birdenbire, annesini ve babasını hatırladı. Onlara ne olmuştu acaba? Muhakkak kurtulmuş olmalıydılar. Ya ölmüşlerse! Ne yapardı o zaman? Hayır, hayır böyle kötü ve karamsar düşünmemeliydi. Gözlerinin yaşlandığını hissetti. Neyse ki karanlıktı ve Cemil gözyaşlarını göremiyordu.

- "Sağol abi, çok rahatladım. Hiç altıma işeyebileceğimi düşünmemiştim, ama insan zorda kalırsa bunu da yapabiliyormuş demek!"

- "Hadi Cemil, gel yanıma uzan, biraz dinlenelim. Eğer bir ses duyar veya ışık hissedersek, olanca gücümüzle bağırırız olmaz mı?"

- "Tamam abi"

Cemil, Cem'e iyice sokuldu, elele tutuştular. Tek yapacakları şey, beklemekti. Cem'in gözleri karanlığa alışmıştı. Yanında yatan ve elini tutan kardeşinin düzenli nefes alışlarından, onun uykuya daldığını anlamıştı. İçinden sıcacık bir şeylerin aktığını hissetti. Kardeşini ne çok sevdiğini düşündü. Oysa normal zamanlarda, onunla hep kavga etmiş, "sen küçüksün, sus!", "sen bilmezsin otur!" diye onu azarlamıştı. Cemil'in istek dolu bakışlarını görmezden gelerek, bir kerecik bile olsun, bilgisayarını ona elletmemişti. "Ne kötü bir çocuğum ben!" diye düşündü. Ya babasına yaptıkları... Bilgisayarın başında oturma uğruna, onu kırmış, kızdırmıştı. Anneannesinin hatırası büyük ceviz yatak yüzünden, annesine çektirdiklerine ne demeliydi... Oysa, şimdi hayatta kalmış olmasını, o yatağa borçluydu. "Şuradan bir çıkayım; bir daha annemi de, babamı da hiç üzmeyeceğim. Yatağı da, odanın ortasına koyacağım vallahi... Hatalarımı tamir edebilmem için şuradan çıkmama izin ver Allahım" diye mırıldandı.

Orada ne kadar süre yattılar bilemiyordu. Fosforlu saati çalışıyor ve üçbuçuğu gösteriyordu. Ama gece miydi, gündüz müydü, hangi gündü, bunlar meçhuldu. Kola şişesinin dibi görünmüş, fenerin ışığı sönmeye yüz tutmuştu. Cemil artık sürekli ağlıyordu. Sessiz sessiz, sarsıla sarsıla ağlıyordu. Umutlar tükenmek üzereydi ki, çok derinden gelen bir havlama sesi duyuldu.

- "Cemil, kes şu ağlamayı artık, köpek sesini sen de işittin mi? Yoksa ben, gaipten sesler mi işitiyorum?"

Bir iki saniye nefeslerini tutarak beklediler. Aynı ses yine duyuldu. Bu sefer ikisi de duymuşlardı. Cemil abisine sarıldı.

- "Kurtulacağız abi, bizi arıyorlar"

- "Evet Cemil, nihayet bizi buldular. Hadi şimdi olanca sesimizle, bağıra bağıra şarkı söyleyelim. Tıpkı pikniğe gittiğimizde, kırlarda dolaşırken yaptığımız gibi..."

Bildikleri tüm şarkıları, sırayla söylemeye başladılar. Dışarıya çıkmalarının artık sadece bir hayal olmadığını anlamışlardı.

Üzerinde Kanal WYZ yazılı koskoca bir mikrofonu elinde tutan muhabir, heyecanla anlatıyordu:

- "Evet sayın seyirciler, bugün size güzel haberler verebildiğim için çok mutluyum. Köpekler, arkamda gördüğünüz enkazın altında canlılar olduğunu tespit ettiler. Deprem felaketinden dört gün sonra, bu enkazın altında canlı olması bir mucize olarak kabul ediliyor. Bütün gün devam eden kurtarma çalışmalarının sonucunu birazdan alacağız. İki gün önce size sözünü ettiğimiz Sevil hanım ile Ahmet beyin çocukları Cem ile Cemil'in sağ salim çıkarılmaları artık sadece bir an meselesi. Şimdi hep birlikte bu mutlu anı izleyelim."

Parlak ışık, Cem'in gözlerini kamaştırmıştı. İşte nihayet, onlara ulaşmışlardı. Kurtulmuşlardı... Yaşayacaklardı... Uzun bir süredir hangi yönden geldiği belli olmayan çekiç, kazma, makina seslerini dinlemiş ve umutla beklemişlerdi. Bağırmaktan boğazları ağrımıştı. İşte nihayet ışığı görüyorlardı.

- "Hadi Cemil, önce sen çıkacaksın. Ben biraz daha burada kalmak zorundayım"

Cemil, abisinin yanağına bir öpücük kondurdu.

- "Yukarıda görüşürüz, seni seviyorum abi"

Cem, Cemil'in küçücük bir delikten yukarı çekildiğini gördü. Kardeşi kurtulmuştu ve sıra kendisine gelmişti. Bacağına düşen betonu kırmak, ne kadar sürerdi acaba? Umudunu yitirmemeli ve sakince beklemeliydi.

Cem, saatler sonra açık havaya çıkarıldığında, bitkin ama çok mutluydu. Kendisini ikinci kez doğmuş gibi hissediyordu. Anne ve babasını tekrar yanıbaşında görmek, bitkinliğini unutturmuş, canına can katmıştı. Sedye üzerinde, enkaz yerinden uzaklaştırılırken, gözü, ekranı kırılmış, kasası parçalanmış bilgisayarına takıldı. İçinden gizlice, ona bir öpücük yolladı.

"Sağol, sağol beni yaşattın, ama ne yazık ki sen öldün. Hoşçakal arkadaşım..." diye fısıldadı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ŞeFtaM
ßizD€n ßiri :)
ßizD€n ßiri :)
ŞeFtaM


Mesaj Sayısı : 400
Kayıt tarihi : 29/02/08
Nerden : C@dıL@R D!Y@RınD@n!!!!!

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeSalı Mayıs 06, 2008 10:47 am

tam okuyamadım siz okuyum bana anlatın Very Happy Very Happy Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ŞeFtaM
ßizD€n ßiri :)
ßizD€n ßiri :)
ŞeFtaM


Mesaj Sayısı : 400
Kayıt tarihi : 29/02/08
Nerden : C@dıL@R D!Y@RınD@n!!!!!

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeSalı Mayıs 06, 2008 11:06 am

öyleki iş yerinde yemek verildiği halde,her öğlen o uzun yola rağmen evine gidiyor,eşiyle birlikte yemek yiyordu.Kadın, eşinin sadece yemek yemek için geldiğini düşünüyordu.Bilmediği bir şey vardı eşi kendisini kontrol ediyordu.Bu bilinmeyenle uzun süre birlikte yediler yemeklerini taa ki adam gelipte eşini evde bulamayana kadar.

Kapıyı açıp seslendi eşine ses yok...Odaları gezdi bir bir...yok...yok...yok...Telefona sarıldı hemen.Kapalıydı kadının telefonu.İrkildi birden."korktuğum başıma geldi kesin aldatıyor beni" diye düşündü.........Tanıdığı herkesi aradı ailesi,arkadaşları,aile dostları,komşuları hiç kimse görmemişti kadını saatler geçiyor kadından ses çıkmıyordu.Akşam oldu adam evin içinde ümitsiz ve karışmış düşüncelerle dönüp duruyordu.Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte adam kararını vermişti boşanacaktı avukat arkadaşına giderek dava açtırdı.Kesin aldatmıştı kocasını ve dönmeye yüzü yoktu artık herşey bitmişti.
Eve dönünce eşine ait ne varsa attı resimleri yırttı,elbiselerini yaktı,takılarını karşılıksız verdi bir eskiciye geriye sadece bir sevgililer günü kartı kalmıştı." hep seninim...hep senin kalacağım..."yazıyordu üzerinde.adam nefretle bakarak duvara astı kartı uzun uzun baktı elinde tuttuğu içki kadehini sıktığının farkında bile değildi.Elleri kan içinde kalmıştı ama o görmüyordu bile.
Telefonun sesini duyduğunda ancak farketti elinin acıdığını ve kan içinde kaldığını açtı telefonu

ADAM __ buyrun dedi adam
TELEFONDAKİ __ iyi günler beyfendi ........ beylerin . evimi?
ADAM __ buyrun benim
TELEFONDAKİ __ ben ........... hastanesinden arıyorum iki gün önce yaralı bir bayan getirdiler hastanemize henüz bugün kendine gelebildi sizin isminizi öğrenebildik hemen gelebilirmisiniz?

Adam yığıldı olduğu yere yanlış duymuş olabilirmiydi."kesin sevgilisi dövdü" dedi içinden gitmekle gitmemek arasında bocaladı birden sonra "gidip . yüzüne tükürmeliyim"diye düşündü.Fırlayıp çıktı sokağa attığı adımların sesini duyuyordu sadece koştu,koştu...Hastaneye ulaştığında nefesi tıkanmıştı danışmadan eşinin kaldığı odanın numarasını öğrendi artık biliyorduki anlatılan doğruydu eşi yaralıydı ama neden?merdivenleri nasıl çıktığını hatırlamıyordu.Kapıya geldiğinde doktorları gördü.Kendisini tanıttı ve eşini görmek istediğini söyledi.Doktorlardan birisi başını öne eğdi "başınız sağolsun eşinizi kurtaramadık dedi adam aldatılmışlığın acısıylamı yoksa sevdiği içinmi bilinmez, bakamadı eşinin yüzüne son kez cenaze işlemlerini bile eşinin ailesine bıraktı.

Aradan 10 gün geçmişti adam iyiden iyiye yıpranmış,çökmüş,sanki hayattan elini eteğini çekmişti devamlı duvarda asılı duran karta bakıyordu o arada kapı çaldı.Genç bir kurye,büyük bir paket bıraktı kapının önüne.Gülümseyerek "doğum gününüz . kutlu olsun efendim eşiniz 10 gün önce ayırdı hediyenizi ve bugün için size teslim etmemizi tembihledi.Çok şanslısınız beyfendi dedi ve çıkıp gitti ne yapmalıydı bilmiyordu adam.Açtı kutuyu elleri titreyerek bir kazak vardı en üstte "çok beğenmiştin bu tazağı ama bana elbise alabilmek için vazgeçmiştin bundan güle güle kullan aşkım" yazılı bir kağıt iliştirilmişti bir paket daha vardı kutuda açtı...saatti bu.Yine bir yazı. "eve geleceğin zamanlar,geç kaldığın her dakika ölüm gibiydi.Umarım artık geç kalmazsın" en alttada bir kart vardı.Sanki sonunu biliyormuş gibiydi yazdıkları "son olacak belki belkide hep yanında,hep birlikte kutlayacağız.Bizli nice yıllara aşkım"

Genç kadın,eşi için seçtiği hediyeleri,doğum gününde teslim edilmek üzere bırakmıştı mağazaya dönüşte şarjı bittiği için telefonu kapanmıştı.Yolun karşısındaki kulübeden eşini aramak istemişti merak etmesin diye ama hızla gelen arabayı farkedememişti
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
didém
MoDaReTöR
MoDaReTöR
didém


Mesaj Sayısı : 455
Kayıt tarihi : 29/02/08
Nerden : kuş uçmaz kervan geçmez yerden

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeÇarş. Mayıs 07, 2008 9:39 am

yazık yhaa ikiside çok güzel..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
didém
MoDaReTöR
MoDaReTöR
didém


Mesaj Sayısı : 455
Kayıt tarihi : 29/02/08
Nerden : kuş uçmaz kervan geçmez yerden

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeÇarş. Mayıs 07, 2008 9:39 am

paylaşım için teşekkürler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ŞeFtaM
ßizD€n ßiri :)
ßizD€n ßiri :)
ŞeFtaM


Mesaj Sayısı : 400
Kayıt tarihi : 29/02/08
Nerden : C@dıL@R D!Y@RınD@n!!!!!

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimePtsi Mayıs 19, 2008 3:53 pm

ewt aynen....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
MiRaY =)
ManYax Admin :)
ManYax Admin :)
MiRaY =)


Mesaj Sayısı : 920
Kayıt tarihi : 26/02/08
Nerden : Nereye?? :D

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeÇarş. Haz. 04, 2008 9:56 am

önemLi deiLL
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://gazi-e.yetkin-forum.com
ŞeFtaM
ßizD€n ßiri :)
ßizD€n ßiri :)
ŞeFtaM


Mesaj Sayısı : 400
Kayıt tarihi : 29/02/08
Nerden : C@dıL@R D!Y@RınD@n!!!!!

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeÇarş. Haz. 04, 2008 2:32 pm

=)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
didém
MoDaReTöR
MoDaReTöR
didém


Mesaj Sayısı : 455
Kayıt tarihi : 29/02/08
Nerden : kuş uçmaz kervan geçmez yerden

Üzücü ßİ Hikayee Empty
MesajKonu: Geri: Üzücü ßİ Hikayee   Üzücü ßİ Hikayee Icon_minitimeÇarş. Ağus. 20, 2008 12:30 pm

ŞeFtaM demiş ki:
=)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Üzücü ßİ Hikayee
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gazi İLköğretim OkuLu 7-E  :: EğLence :: SeR߀ST KüRSü =)=)-
Buraya geçin: